>/> tatil yerleri,gezilecek yerler,tatil rehberi: Şubat 2016

7 Şubat 2016 Pazar

Abantta Gezilecek Yerler

4 mevsim gidebileceğiniz bir tatil merkezi olan Abant saklı güzellikleri ile sizi bekliyor. Yaz – kış birbirinden hoş manzaralara sahip olan cennet köşesinde keyifli zamanlar geçirebileceksiniz. Abant’ta gezilecek yerler, yapılacak aktiviteler bölgeyi daha çok sevmenizi sağlayacak.Abant otel fiyatları mevsimsel değişiklik gösterse de uygun fiyatla konaklayabileceğiniz yerler bulabilirsiniz.
İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlere yakın konumda olması nedeniyle hafta sonu kaçamaklarına olanak sağlayan bu bölgeyi keşfetmek çok eğlenceli olacak.
Abant Gölü, 1.28 kilometrekarelik bir alanı kaplıyor. En derin yeri 18 metre. Gölün etrafı çam, köknar, kayın ağaçlarından oluşan ormanlarla kaplı. Göl çevresinde turatmanın keyfi bambaşka. Kışın gölün donduğu zamanların dışında, gölde su bisikleti ve sandalla gezmek mümkün hale geliyor.
İlkbaharda nilüferlerin açmasıyla da masalsı bir görünüme kavuşan Abant’ta unutulmaz bir tatil geçireceksiniz.

Abantta Gezilecek Yerler

Bolu’nun şirin ilçesi Abant gezilecek yerler açısından tamamen doğal güzellikler ile dolu. Çok sayıda tarihi bina ve eser göremeyebilirsiniz. Milli Park ve çevresi sabahları yürüyüş, öğlenleri ise piknik yapabileceğiniz bir yer. Burada bol bol dinleneceksiniz. Abant otelleri ile lüks ve konforlu bir konaklama sizlere bekliyor.  Yine de Abant’ta görmeniz gereken yerler listesi şöyle:
abant
  • Abant Gölü
  • Yedigöller Milli Parkı
  • Örmeci Yaylası
  • Sinekli Yaylası
  • Samandere Şelalesi
  • Güzeldere Şelalesi
Örmeci Yaylası; ahşap evleri ve taş kaldırımlı sokakları ile biliniyor. Özellikle yürüyüş yapmak isteyenlerin seçeneklerinden biri olabilir. Güzel yaylaya kadar yürüyüş parkurunuzu belirleyebilir, dilerseniz sucuk ekmek lezzetini tadabilirsiniz.
Aynı şekilde Sinekli Yaylası da doğa ile iç içe vakit geçirmek isteyenler için ideal. Kampçılara uygun alanlar da bulunan bölgede doğal mantarlar toplanabiliyor. Orman Bakanlığınca “Tabiat Anıtı” olarak tescil edilen Samandere Şelalesi de Abant’ın en güzel yerlerinden. Burada bol bol fotoğraf çekecek, gezinizi ölümsüzleştireceksiniz. Dilerseniz Abant turları ile daha kapsamlı bir tatil programına sahip olabilirsiniz
İsteyen konuklar Bolu kent merkezinde ve çevresinde de pek çok tarihi mekanı ziyaret edebilir.
seben kaya evleri
  • Seben Kaya Evleri,
  • Yıldırım Beyazıt Camii,
  • Süleyman Paşa Camii,
  • Saraçhane Camii,
  • Akşemseddin Türbesi,
  • Orta Hamam,
  • Yıldırım Beyazıt Hamamı bunlardan sadece birkaçı.

Yapmadan Dönmeyin

Bu şirin ilçeye gelmişken dört dörtlük bir tatil geçirmek için yapmanız gerekenler var. Bunlardan bazıları:
abant
  • Abant Gölü kenarı, bir banka oturup huzurun ve sessizliğin tadını çıkarın.
  • Göl etrafını faytonla turlayın.
  • Bisikletle gezin.
  • Kış mevsiminde yamaçlardan aşağı şambrellerle kayın.
  • Yöreye özgü serpme köy kahvaltısından tadın.
  • Kırmızı, iri benekli Abant alabalığı, tadına bakın.
  • Sadece bölgede görebileceğiniz Nilüfer çiçeklerini gözlemleyin.
  • Samandere Şelalesini görün.
  • Yedigöller Milli Parkına uğrayın.
  • Göl manzaralı otellerden birinde kalın.

6 Şubat 2016 Cumartesi

Safranbolu'da Büyüleyici Bir Tatil

  Safranbolu şimdiye kadar tatil için bulunduğum yerlerden en güzeliydi.Tarihi çarşıları,yüzyıllardır ayakta durmuş tarihi konakları,taş yolları,yemekleri,lokumları,esnafının güler yüzlülüğü her şey derinden etkiliyor sizi.Tabi bütün bunları tam anlamıyla yaşayabilmek için mutlaka birkaç gün o tarihi konaklarda kalmak gerekiyor.Biz Dadibra Konak otelde konakladık ve oldukça memnun kaldık otel aslına uygun olarak restore edilmiş ve içi de oldukça güzel döşenmişti.
                                                                                   

Otelde sadece sabah kahvaltısı veriliyor ve oldukça lezzetli olduğunu söyleyebilirim otelin bahçesinde Safranbolu manzarası eşliğinde güzel bir kahvaltı yapabilirsiniz.
                                                                               
                                                                           
  Sıra geldi Safranboluyu gezmeye.Safranbolu iki bölümden oluşuyor biri yeni binaların oluşturduğu Yeni Safranbolu diğeri tarihi yapıların bulunduğu Eski Safranbolu.Eski Safranbolu dört tepenin merkezinde yer alıyor.Yerleşim küçük bir alana yayılmış durumdu yani tüm yerleşimi yürüyerek gezmek mümkün,tüm gününüzü alıyor ama taş yollarda yürümek çok keyifli tabi rahat bir yürüyüş ayakkabısı giymek gerek topuklu bir ayakkabıyla gezmek işkence gibi olur.
   Gezimize bütün Safranboluyu rahatlıkla izleyebileceğimiz Hıdırlık Tepesinden başlıyoruz bu tepede bir türbe ve tesis bulunuyor çayımızı içip Safranbolu'daki tarihi yapıları hayranlıkla izliyoruz bu tepeden Safranboluyu gezme güzergahınızı da belirleyebilirsiniz.                                                                              
safranbolu tepe

  Hıdırlık tepesinden indikten sonra ara sokaklardan yürüyerek Kaymakam evi denilen tarihi binaya geliyoruz burası aynı zamanda bir müze içeride alt katta tarihi çanak çömlekler,değirmenler ve çeşitli aletler bulunuyor üst katta ise eski Osmanlı konağı tarzında döşenmiş odalar bulunuyor.İsterseniz Kaymakam Evinin yanında bulunan mekanda safranlı çayınızı içebilirsiniz.
                                                                                         
kaymakam evi

    Kaymakam Evinin hemen yakınında taş ev bulunuyor biz gitmedik ama şarap satılıyormuş akşamları ise canlı müzik oluyormuş.

                                                                              
taş ev safranbolu

       Kaymakam Evinden sonra ana caddeye çıkıyoruz burada yemek yemek için çeşitli mekanlar bulunuyor 

Mogan Parkı

                                                          
mogan parkı
Dinlenme, piknik ve eğlence gibi ortamlara ev sahipliği yapan Mogan Parkı, yaklaşık olarak 644,979 m² alan üzerinde bulunmaktadır. Çoğunlukla açık ve yarı açık alanları bulunan parkta, sportif ve kültürel faaliyetler de yer almaktadır.
Bu alanda; ahşap kıyı koyu, piknik alanı, koşu ve yaya yolu, marina adası, çocuk oyun alanları, engelli çocuklar için oyun alanı, istasyonlu koşu pisti, basket sahası, 2 adet mini futbol sahası, 3 adet tenis kortu bulunmaktadır.
Mogan gölüne hakim bir tepede toplamda 3000 kişilik bir anfitiyatro ile, 1000 kişilik modern bir nikah salonu barındırmaktadır. Başkentlilerin deniz özlemini kolayca giderebilecekleri Gölbaşı da yine Mogan Parkı’nda bulunmaktadır. Mogan göl kıyısında bulunan ve yaklaşık olarak da 25 metre deniz yüksekliğine sahip olan deniz fenerinin balkonundan gölün tüm güzelliği izlenebilmektedir.
Mogan gölünün Haymana yolu kıyı şeridindeki bölgeye, yaklaşık olarak 4 kilometrelik ahşap biçimli sahil yürüyüş yolu yapılmıştır. Ayrıca, yol üzerine 3 adet seyir terası ve 400 oturma bankı da yerleştirilmiştir. Bunun dışında göl ve doğa manzarasına ev sahipliği yapan park, çocuk alanı, camii, wireless, lavabo& wc, restaurant& kafe gibi olanakları da içinde bulundurmaktadır.
Rekreasyon alanındaki binicilik merkezi, Mogan Gölü Araştırma Merkezi, deniz feneri binası, spor merkezi, çeşitli kafeteryalar, kayıkhane, su deposu, danışma binaları, wc binaları, tenis, golf, kaykay ve bisiklet kulübü binaları da hizmete hazır durumdadır.

Beypazarı Gezilecek Yerler

                                                             
beypazarı

Beypazarı Çarşı: 6 asırlık bir geçmişe sahip olan bu çarşı, çok eski tarihlerde en renkli çarşı olarak da bilinmektedir. Dikiciler Sokağı, Kuyumcular Sokağı, Bedesten Sokak, Şadırvan Sokağı ve Hanlar Önü gibi alanlarda taş binaların yer aldığı ve keyifli vakitlerin de geçirildiği bir çarşı olmaktadır.
İnözü Vadisi: tarihi kalıntıların da bulunduğu bu vadide kişiler Beypazarı’nın bütün güzelliklerini görebilme imkânına sahip olabilmektedir. Çok eski tarihlerde yaşayan insanlara ait olan birçok eşyanın da bulunduğu bu vadide, doğal bir sit alanı olması ile birlikte koruma altına da alınmıştır.
Boğazkesen Kümbeti: İnözü Vadisi girişinde yer alan bu bölge içerisinde Selçuklu zamanından kalan iki mezar bulunmaktadır. Bunun yanı sıra vadiye hâkim olması sebebi ile de eski tarihlerde gözetleme noktası olarak kullanılmış olduğu da varsayılmaktadır.
Beypazarı Yaşayan Müze: Osmanlı zamanında yapılmış olan en güzel mimarilerden biri olarak da bilinen bu müze, zamanın ileri gelen tüccarlarından da sayılan Büyük Abbas Ahmet adı verilen kişinin oğlu olan Abbaszade Ahmet Efendi tarafından yaptırılmıştır. Bu müze içerisinde birçok tarihi el sanatları yapılmak ile birlikte birçok perde oyunu da kişilerin hizmetine sunulmaya devam edilmektedir.
Suluhan Camii: Nasuh Paşa tarafından ve 17. Yüzyılın ortalarında yapılmış olan bu camii, düz tuğla ve yine dikdörtgene benzeyen kesme taşlar ile birlikte yapılmıştır. Bu camii aynı zamanda birince dereceden anıt eser olarak da tescillenmiştir.

Beypazarı

                                                         
beypazarı
  Çok eski zamanlarda birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Beypazarı, Ankara’ya bağlı olan güzide ilçelerden birisidir. Yerleşim yeri olarak uygun olması ve medeniyetlerin bu bölgeyi tercih etmesi ile birlikte birbirinden farklı kültürel izler de bulunabilmektedir. İki ya da üç katlı bir oluşuma sahip olan konakları ile de meşhur olan Beypazarı, el sanatlarının gelişmişliği ile de bilinmektedir. Bu bölgede yaşayan halk; bakır, demir, gümüş, ipek ya da deriyi işlemekte ve ortaya son derece kaliteli ve ince bir işçiliğe sahip olan ürünler çıkarılmaktadır. Kişiler geçimlerini de yine bu el sanatları ile sağlamaktadır.
  Farklı ve sadece Beypazarı’na ait olan birçok lezzetli yöresel yemeği bulunmaktadır. Her geçen gün daha da fazla sayıda kişi, Beypazarı’nı ziyaret etmek için bu bölgeye akın etmeye devam etmektedir. Yöresel bir kültürün yaşatıldığı bu bölgede hizmet vermeye devam eden esnaf da yine bu kültürü yaşatmak istemekte ve istek çerçevesinde gelişmektedir. Böylelikle kişiler en eski çağları da günümüz modernliğini de Beypazarı’nda bulabilme imkânına sahip olabilmektedir. Konumu itibari ile kolay bir ulaşıma sahip olması ile birlikte turistik açıdan da büyük bir öneme sahip olmaya devam etmektedir.

Ayasofya Müzesi

                                                             
ayasofya

Doğu Roma İmparatorluğu tarafından İstanbul ilinde yapılmış olan en büyük kilisedir. Kilisenin aynı yerde üç kere inşa edilmesi dikkat çekici bir özelliğidir.
İmparator Konstantios ilk kiliseyi 360 yılında yaptırmıştır. 404 yılında çıkan halk ayaklanması ile yakılmış ve sonucunda yıkılmıştır. Günümüz itibarı ile ilk kiliseye ait bir kalıntı görülmemektedir.
İmparator II. Theodosios 415 yılında kiliseyi yeniden inşa ettirmiştir. İnşa edilen ikinci kilise, ahşap çatı ile kaplı anıtsal bir girişi bulunan eser olarak inşa edilmiştir. Tarihe Nika İsyanı olarak geçmiş olan halk ayaklanması neticesinde, kilise 532 yılında ikinci defa yıkıma uğramıştır.
  Günümüzde bilinen Ayasofya ise, İmparator Justinianos tarafından 537 yılında yaptırılmış ve tören ile ibadete açılmıştır. İmparator Justinianos’un mabedin içerisinde, Hz. Süleyman’a atfen ‘’ Ey Süleyman seni geçtim’’ diye bağırdığı tarihçiler tarafından bildirilmektedir. Yaptırılan bu üçüncü kilisede; dış ve iç olmak üzere iki adet narteksi, bir apsisi ve üç adet nefi bulunmaktadır. İnşası esnasında, Aspendos, Baalbek, Ephesos ve Tarsus gibi antik şehir kalıntılarından sütunlar ve mermerler getirilmiştir. Ayrıca, Marmara adasından, Afyondan, Eğriboz adasından, Kuzey Afrika’dan getirilen mermerler de muhteşem mimaride kullanılmıştır. İmparatorluk kilisesi olmasından dolayı, Ayasofya Roma döneminde, imparatorların taç giyme törenlerinin yapıldığı bir yer olmuştur.
  1453 yılında Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethetmesi ile Ayasofya camiye çevrilmiştir. Fetihten sonra yapı güçlendirilmiş, Mimar Sinan tarafından yapılan minareler yapı destekleyici özelli ile binanın koruma altına alınmasına katkı sağlamıştır. Osmanlı döneminde, Ayasofya’nın içerisine, minber, mihraplar, vaaz kürsüsü, müezzin mahfilleri ile maksureler yapılmıştır. Kanuni Sultan Süleyman, Budin seferi dönüşünde yanında getirdiği bronz kandilleri Ayasofya Camine hediye etmiştir.
  Ayasofya, Mustafa Kemal Atatürk’ün emri üzerine, Bakanlar Kurulu kararı gereğince, müze haline getirilmiştir. Müze haline çevrilen Ayasofya, 1 Şubat 1935 tarihinde ziyaretlere açılmıştır.

İstanbul Fethiye Müzesi

                                                                 
fethiye müzesi

Fethiye Müzesi İstanbul’un Fatih ilçesinin Çarşamba bölgesinde yer alan tarihi bir müzedir. Doğu Roma Döneminde Pammakaristos Manastır Kilisesi olarak hizmet vermişti, günümüzde müze olarak halkın ziyaretine açıktır. 1292-1294 yıllarında yapılmıştır ve o yıllardan beri hala sağlam bir şekilde varlığını sürdürebilmektedir. İlk yapılan büyük kuzey kilisesi Meryem’e adanmıştır. Sonradan büyük kiliseyi yaptıran Mikhail Palailogos’un eşi, Maria kuzey kilisesinin sağına küçük bir kilise yaptırmıştır. Mezar şapeli bulunan bu ek kilisede Maria ve Mikhail’in mezarları bulunur. Bu kilisenin yapıldığı yer on üçüncü yüzyıldan önce de kilise olarak kullanılmaktaydı.
  1453 yılında İstanbul fethedildikten sonra kilise önce kadınlar manastırı olarak kullanılmıştır. Sonrasında Hristiyanların elinde kaldığı için 1586 yılında Havarium Kilisesinden çıkan patrikhanenin buraya taşınması gerçekleştirilmiştir. Osmanlı döneminde kiliseye minare ve mihrap kısmı eklenip camiye çevrilmiştir. 3. Murad o sırada yaptıkları Azerbaycan ve Gürcistan seferlerinin anısına burayı camiye çevirince ismini Fethiye koymuştur. Günümüzde eski bütün kiliseler gibi müze olarak kullanılmaktadır. Cami kısmı hala işlev görmektedir. Ezandan yirmi dakika önce açılan cami kısmı tarihi dokusunun zarar görmemesi için gün içinde sadece kısa bir süre açık kalmaktadır. 1938-1940 yılları arasında kilise çok büyük onarım geçirmiş
   Müzenin içinde ve özellikle tavanında bulunan mozaikler oldukça göz alıcı fakat bir kısmı tahrip olmuş durumdalar. Yapının cepheleri son dönem Bizans mimarisinin bütün özelliklerini yansıtır. Sonradan cami olmasıyla yapılan eklemelerde mimari yapısına uygun bir şekilde eklenmiştir. Güney cephede bulunan ve oldukça süslü olan tuğla mimari bant üzerinde yapıyı kimin yaptığı ve Şair Philes’e ait bir şiir yazmaktadır. Binanın kubbe ve duvarları hep on dördüncü yüzyıldan kalma mozaikler ile bezenmiştir. Müze eskiden kilise olarak kullanıldığı için her yer Hristiyanlık dininin motifleri ile süslüdür. Kilisenin sunak odası kısmında Hz. İsa, Meryem ve Vaftizci Yahya’nın tasvir edildiği görkemli bir deisis bulunur. Kubbenin orta bölümünde Hz. İsa, iç bölümlerin 12 Tevrat peygamberi ve tavan örtüsünde ise Azizler ve Vaftiz sahnesi bulunur.

Büyük Postane

                                                                
büyük postane
Türkiye’nin en büyük postane binası olma özelliğini elinde bulunduran Büyük Postane, İstanbul ilinin Fatih ilçesinde yer alan, tarihi özelliği ve mimarisi ile dikkat çeken bir binadır. Büyük Postane binasının yapımına 1905 yılında başlanılmış ve 1909 yılında tamamlanmıştır. Yapım amacı, Posta ve Telgraf Nezareti Binası olarak hizmet etmesi olarak düşünülmüştür. Bilinen ilk ismi, Posta ve Telgraf Nezareti Binası olan tarihi bina, 1930 yılında Yeni Postane olarak isimlendirilmiş, daha sonra ise, Büyük Postane olarak anılmaya başlanmıştır. Postanenin yapımı Mimar Vedat Tek tarafından gerçekleştirilmiştir.
Mısır çarşısı ile Yeni Camiye yakın bir konumda olan 3200 m2’lik Büyük Postane binası, 4 kattan meydana gelmekte ve çini işlemeciliği ile Osmanlı mimari tarzında bina mimarisi ile ön planda bulunmaktadır. Geçmişte, İstanbul Radyo Evi olarak da hizmet vermiş olan Büyük Postane binası, 1958 yılından itibaren tam anlamı ile postane hizmetlerini vermeye başlamıştır. Cephesinin mermer ve yontma taş olduğu, girişinin basamaklar ile yükseltildiği ve giriş üzerine kubbenin kapatıldığı bina, iç mimari olarak, orta mekan ve bunu çevreleyen odalardan meydana gelmektedir. Günümüzde, İstanbul ili Avrupa yakasında PTT Başmüdürlüğü olarak hizmet vermektedir.
Ayrıca, binanın giriş katında tüm donanımlara sahip Sirkeci PTT merkezi halen hizmetlerine devam etmektedir. Yine aynı bina içerisinde, ülkenin Telekomünikasyon ve İletişim tarihi hakkında detayların yer aldığı bir müzede bulunmakta ve ziyaretçilerin ilgisine sunulmaktadır.

Belgrad Ormanı Mesire Yerleri

                                                             
belgrad ormanı

Binbaşı Çeşmesi Mesire Yeri
Oturma alanları, çocuk parkları ve yürüyüş parkurları ile aileleriyle birlikte gelecek olanlar için idealdir.Bahçeköy-Kemerburgaz yolu üzerindedir.
Mehmet Akif Ersoy Mesire Yeri
Sarıyer’e yakın olması, kalabalık gruplara oturma imkanı sağlaması ve toprak futbol sahası ile en çok ilgi gören yerlerden birisidir.Bahçeköy’den Sarıyer’e inen Çayır Başı Caddesi üzerindedir.
Falih Rıfkı Atay Mesire Yeri
Yaklaşık 200 dönümlük bir alana yayılmış olan mesire yerinde piknikçiler için masalar, su kaynakları ve bir de futbol sahası yer almakta.Bahçeköy Girişi’nden hemen sonra gelen Neşet Suyu’na komşudur.
Bentler Mesire Yeri
Osmanlı zamanında su ihtiyacını karşılamak için yapılmış 3 tane bent bu alanda yer alır. Ayrıca bisiklet ve koşu parkurları, çocuk parkları ve alışveriş yapılabilecek 1 adet büfe bulunmaktadır.Bahçeköy Girişi’nden itibaren sağa ayrılan asfalt yolla ulaşım mümkündür.
Ayvad Bendi Mesire Yeri
Ayvad Deresi üzerine kurulmuş bir su toplama havzası bulunur ve ormanın en güzel manzaralarına sahip yerlerden birisidir. Piknik yapmak, dinlenmek ve fotoğraf çekmek isteyenler için idealdir.Kemerburgaz Girişi’nden girilerek, Kurtkemeri Mesire Alanı geçilerek ulaşılabilir.
Fatih Çeşmesi Mesire Yeri
Fatih Sultan Mehmet Çeşmesi’nin bulunduğu alandır. Bir kafe-restoran da burada hizmet vermektedir. Ayrıca kuş ve sincap nüfusunun en yoğun olduğu alanlardan birisidir.Bahçeköy-Kemerburgaz yolu üzerindedir.
Kömürcübent Mesire Yeri
Topuz Dereciği üzerine inşa edilmiş olan bendin bulunduğu bölgededir. Hemen yakınlarında bulunan geyik üretim merkezindeki geyikleri görmek de mümkündür.
Irmak Mesire Yeri
Ortasından geçen berrak bir dereye sahiptir ve içerisindeki koşu parkuru ile ormanın derinliklerinde gezintiye çıkılabilir.
Maslak-Bahçeköy girişinde sola doğru giden yol takip edilir ve 4 km sonra ulaşılabilir.

5 Şubat 2016 Cuma

Yedigöller Milli Parkı

Batı Karadeniz Bölgesi’nin oldukça engebeli bir yöresinde bulunan Milli Parkta heyelanın oluşturduğu göller orman denizini andıran zengin bitki örtüsü, göllerde yaşayan alabalıklar ve bu değerin yarattığı rekreasyon kullanım potansiyeli ana kaynakları oluşturmaktadır.
Ülkemizde ilk kültür alabalığı üretme istasyonu 1969 yılında bu Milli Parkta kurulmuştur. Dolayısıyla da olta balıkçılığına kaynak oluşturmuştur. Ayrıca kampçılık, günübirlik piknik, tabiat içerisinde yürüyüş, fotoğrafçılık ziyaretçilerin uğraşıdır.
Türkiyenin en küçük milli parklarından olan Yedigöller 1623 hektarlık bir alana sahip.Yedigöller, Türkiye’de ilk milli parklardan biridir.Türkiye’deki büyük memeli türlerinin çoğu bu ormanda bulunuyor ve düzenli koruma ile sayıları her geçen gün artmakta.Yedigöller’de geyik ve karacanın yanı sıra ayı, kurt, domuz, çakal ve tilki gibi hayvanlar bulunuyor.240 bitki türünün yer aldığı Yedigöller ayrıca sayısız mantar çeşitine de ev sahipliği yapmaktadır.
yedigöller
Yedigöller’e ait bitki örtüsü kayın ağaçlarıdır. Ayrıca meşe, gürgen, kızılağaç, karaçam, sarı çam, ıhlamur ve porsuk gibi ağaç türleri de görülmektedir. Batı Karadeniz iklim kuşağında olduğu için ilkbahar serin, yazlar sıcak, sonbahar kısmen ılık ve kışlar soğuk geçmektedir.

Gölyazı Köyü

Kurtuluş savaşı sırasında Rumların yaşam sürmüş oldukları yerlerin başında bulunan Gölyazı Köyü ardından mübadele yolu ile Türklerin eline de geçmeyi başarmış bulunuyor. Köy girişinin arka kısmında ise antik bir kent bulunmakta ve gelen ziyaretçiler de görebilmektedir. Bölge sit alanına sahiptir. Köy meydanına geldiğiniz de ise çınar ağaçlarını kahvehane ve camileri göreceksiniz.
Tarihi Roma dönemine kadar giden bu köye pek çok turist ziyaret etmektedir. Üstelik bu yerde Roma döneminden kalan evleri de görebilmek son derece mümkündür diyebiliriz. Gölyazı Köyü geçim kaynaklarını hem balıkçılık hem de zeytincilik ile geçirmekte ve tarih kokusunu içinize çekebileceğiniz nadide yerler arasında bulunmaktadır. Üstelik günümüz de Gölyazı Köyü Apollon Krallığının merkezi olarak da bilinmekte olduğunu söyleyebiliriz. Aynı zamanda köy de her sene aksatılmadan düzenlenen bir leylek şenliğinin de yapıldığını söyleyebiliriz.
Gölyazı Köyü

Yıldız Parkı

                                                               
yıldız parkı
İstanbul’un kalbi sayılabilecek yerlerden birisi olan Beşiktaş’ta, Beşiktaş’ın tam göbeğinde kalabalıktan arındırılmış bir orman Yıldız Parkı (Yıldız Korusu). İstanbul’dan ayrılma imkanı olmayan ama biraz nefes almak isteyenler için doğaya açılan gizli bir geçit gibi. Siz de kalabalıktan sıkıldıysanız, biraz nefes almak istiyor ve boğaza karşı güzel bir kahvaltı keyfi yapmak istiyorsanız, hafta sonu çok geçe kalmadan Yıldız Parkı’nın yolunu tutabilirsiniz.

Yıldız Parkı Korusu Hakkında Bilgi

Yıldız Parkı, ya da bilinen diğer bir adı ile Yıldız Korusu’nun adı 1600’lü yıllarda buraya sahip olan Kazancıoğlu Ailesi nedeniyle Kazancıoğlu Bahçesi olarak bilinmekteydi. Ancak IV. Murat’ın kızına hediye etmek için aldığı bahçe, Cumhuriyet’in ilanından sonra da bazı işletmecilere ve kurumlara dönem dönem kiralandı. En son 1994’te sona eren sözleşmeden sonra ise Büyükşehir Belediyesi’nin inisiyatifinde halkın kullanımına açıldı.
Yıldız Çini Fabrikası, Şale Köşkü, Malta Köşkü ve Çadır Köşkü gibi önemli yapılarında da bulunduğu parkta, doğanın kalbinde bir gün geçirmek mümkün olabildiği gibi hafta sonları kahvaltı ve yemek imkanı da Malta ve Çadır Köşkleri’nde mümkün olabiliyor.

Yıldız Parkı Kahvaltı Yerleri ve Fiyatları

Malta Köşkü
Sultan Abdülaziz döneminde Malta’dan gelen taşların kullanılması ile inşa edilen köşk, adını buradan alır. Beltur’un işletmeciliğini üstlendiği köşkte, kafeterya ve restoran hizmeti verilmektedir.
Etkileyici atmosferi ile köşkün iç mekanı ve boğaz manzaralı dış mekanında özellikle hafta sonları kahvaltı yapmak için erkenden parka gelen oldukça fazla kişi var. Hafta içi ve hafta sonu değişen fiyatlar ve hizmet saatleri ise şu şekilde;
Malta Köşkü Kahvaltı Fiyatları ve Saatleri
Hafta İçi (9:00-14:00) Kahvaltı Menüsü : 25 TL
Hafta Sonu (9:00-13:30) Açık Büfe Kahvaltı : 35 TL
Kahvaltı saatinin ardından ise köşk, restoran hizmeti veriyor ve özellikle Osmanlı Saray Mutfağı’ndan farklı lezzetleri misafirlerine sunuyor.
Çadır Köşk
Sultan Abdülaziz tarafından yaptırılan köşk, Sultan Abdulhamit’in güvenlik gerekçesi ile Dolmabahçe Sarayı yerine Yıldız Sarayı’na geçmesi ile oldukça sık kullanılmıştır. Bugünse Yıldız Parkı’na gelen misafirlere burada kafeterya ve restoran hizmeti sunulmaktadır. Özellikle kahvaltısı ile dikkat çeken köşkte fiyatlar şu şekilde;
Çadır Köşkü Kahvaltı Fiyatları ve Saatleri
Hafta İçi (9:00-14:00) Kahvaltı Menüsü : 22 TL
Hafta Sonu (9:00-13:30) Açık Büfe Kahvaltı : 35 TL

Anadolu Hisarı

                                                                 
                          

 Anadolu Hisarı Hakkında Bilgi
Boğazın 660 metre mesafelik bölgesinde ve en dar noktasında, 7.000 m2’lik bir alan üzerine kurulmuş olan Anadolu Hisarı, iç ve dış kale surlarından ve iç ve dış kalelerden meydana gelmektedir. Özellik ile İstanbul’un fethinden sonra önemini yitiren.Anadolu Hisarı, yerleşim bölgesi olarak değerlendirilmeye başlanmıştır . Günümüzde bazı bölümlerinin yıkık olduğu gözlenen Anadolu hisarının orta kısmından bir yol geçmektedir.
Anadolu Hisarı, Yıldırım Beyazıt tarafından 1395 yılında inşa edilen bir yapıttır. Özellik ile Cenevizliler açısından boğaz geçişi yönünden büyük önem taşıyan bu hisar, aynı önemi Osmanlılar açısından da taşımaktaydı. Bu hisarın karşısında Fatih Sultan Mehmet tarafından inşa edilen Rumeli hisarı bulunmaktadır. Mimari yapısına bakıldığında, 3 metre kalınlığında surlar ve iç surlar ile birleşen dış kale surları görülmektedir. Dış kale surlarının üzerinde koruma amacı ile yapılmış 3 adet kule bulunmaktadır. Ayrıca, dış surlarda topların yerleştirilmesi maksadı ile hazırlanmış menfezlerde yer almaktadır.

Anadolu Kavağı

Anadolu Kavağı, İstanbul’un Beykoz ilçesinde bulunan bir mahalledir. Anadolu Kavağı’nı ön plana çıkaran en belirgin özellik, tarihi misyonunun yanında, turistik bir balıkçı kasabası olmasıdır. Yoros kalesi olarak bilinen ve Doğu Roma döneminden kalan kale, turizm açısından önemli bir yere sahiptir.
Özellikle bulunan balıkçı restoranları, önemini arttırmakta ve nüfususun kat kat fazlası misafire ev sahipliği yapmasını sağlamaktadır. Boğaz manzarası eşliğinde kahvaltı yapmak ya da yemek ziyafeti çekmek isteyenlerin uğrak noktasıdır. Dileyen ziyaretçiler, enfes boğaz manzarası eşliğinde çaylarını yudumlayabilir ve eşsiz manzaranın keyfini çıkartabilirler.

Anadolu Kavağı Kahvaltı Yerleri

Anadolu Kavağı’nda kahvaltı etmek ya da güzel bir balık yemek isteyenlerin ilk tercihleri arasında, Yosun Restoran gelmektedir. Balıktan midyeye, kalamardan çeşitleri deniz ürünlerine kadar zengin bir mutfak ile bu mekanda karşılaşmak mümkündür. Eşsiz manzarası ve enfes tatları ile ön plana çıkan bir diğer mekanda, Çam Vadisi Kafe’dir. Değişik seçenekler eşliğinde boğaza karşı kahvaltınızı yapabileceğiniz görülmesi gereken bir yerdir. Bahsedilen mekanlar dışında, Yoros Kalesi’ne çıkarken bir çok kafe ve restorana rastlama mümkündür.

Sümela Manastırı

   Trabzon'nun Maçka ilçesinde Altındere köyünde bulunuyor meşhur Sümela Manastırı.Manastır günümüzden yaklaşık 1600 yıl önce inşa edilmiştir.Sümelaya asfalt bir yoldan gidiliyor yol boyunca orman ve gürül gürül akan dereler eşlik ediyor size daha manastıra varmadan büyüleniyorsunuz yani.

                                              sümela dere
 
   Daha sonra manastırın olduğu bölgeye geliyoruz bu alanda otopark,dere kenarında oturulacak alanlar ve yemek yenilebilecek restorantlar yer alıyor.İsterseniz aracınızı burada bırakıp Sümela'ya patika yoldan çıkabilirsiniz isterseniz de aracınızı yukarı park edip direkt Sümelaya girebilirsiniz ben patika yoldan yürümenizi tavsiye ediyorum çünkü kendinizi harikalar diyarında geziyormuş gibi hissedeceksiniz.

                                                                                                                                             
sümela
     
    Alabalığımızı yiyip dere kenarında çayımızı içtikten sonra ormanın içinden geçen patika yoldan manastıra çıkabiliriz.

                                                                               sümela


    Yolun sonunda yamaca oturtulmuş heybetli bir manastır bizi karşılıyor.Bu vadide havanın açık olduğu zamanlar çok azdır genellikle puslu sisli bir hava hakim olur ve çok yakışır.Açık berrak bir hava varsa yeşilliğin huzuruna doyabilirsiniz.

                                                                                     
sümela

    Manastır bulutların arasında gibidir.Onca yaşanmışlığıyla merhaba der her bir taşı.
                                                          
sümela


  Merdivenlerden çıkarsınız sonra da manastırın içine inersiniz merdivenlerden eşsiz bir ortam kocaman bir avlu hiç tahmin etmezsiniz içinin o kadar geniş olduğunu. 

                                                           
sümela


     Rengarenk freskler sizi büyülüyor.Orada daha uzun kalmayı arzulayacağınız bir hissiyat uyandırıyor ama mümkün değil.Vaktiyle orada kalan insanlar ne kadar da şanslılarmış diyorsunuz. Kilise içinde Meryem ana figürleri bulunur.Manastırın içerisinde yer alan kilisenin apsis kısmında Meryem Ana İsa peygamber ve kutsal kitap İncilden sahneler resmedilmiştir.Yine kilisede İsa peygamberin havarilerine de yer verilmiştir.Adem ile Havvanın yaratılışı yasak meyvayı yemeleri ve cennetten kovulmaları art arda gösterilmiştir.İki büyük melek Mikail ve Cebrail de fresklere konu olmuştur. 

Adıyamanda Gezilecek Yerler

  Tarihi dokusu ve güzellikleri ile birçok dizi ve filme de ev sahipliği yapmış ve yapmaya da devam etmekte olan Adıyaman, Doğu Anadolu Bölgemizin en nadide illerinden birisidir. Birbirinden farklı medeniyetleri ağırlamış olan Adıyaman’da birçok tarihi eser bulunmak ile birlikte aynı zamanda doğal güzellik açısından da zengin yerler bulunmaktadır. Konumu itibari ile de oldukça avantajlı olan bu ilimiz, her geçen gün çok daha fazla sayıda kişi tarafından ziyaret edilmektedir.
  Yöre halkı geçimini hayvancılık, tarım, sanayi ve birçok farklı sektör ile sağlayabilme imkânına sahiptir. Bu denli çok çeşide sahip olması, ziyaretçiler tarafından da oldukça yoğun bir ilgi görmektedir. Adıyaman, turizm açısından son derece büyük bir öneme sahip olan ve turizm gelirlerini ciddi ölçüde etkilemeye devam eden bir ilimiz olmaktadır.
Nemrut Dağı
Adıyaman Nemrut Dağı
Adıyaman’da gezilecek yerler için ilk sıra Nemrut Dağı.Kommagene krallığı döneminden kalan dev heykeller ve anıt mezarlar bulunuyor.Ayrıca gün doğumu ve batışını izlemek için belkide yer yüzündeki en iyi yerler arasında diyebiliriz.
Cendere Köprüsü
Adıyaman Cendere Köprüsü
Cendere çayı üzerine kurulmuş olan bu köprü dünyanın en eski köprülerinden biri ve halen kullanılmakta.
Arsemia Antik Kenti
Adıyaman Arsemia Antik Kenti
Kâhta ilçesinde yer alan bu bölge, tarihin dokusunu son derece başarılı bir şekilde ziyaretçilerine hissettirmeye devam etmektedir. İl merkezinden yaklaşık 63 kilometre uzaklıkta olan Arsemia Antik Kenti, M.Ö. 2. Yüzyılda kurulmuş olup birbirinden farklı doğa güzelliklerine de sahip olmaktadır.
Palanlı Mağarası
Adıyaman Palanlı Mağarası
Yine Adıyaman gezilecek yerler arasında tarihi bir yer olan Palanlı Mağarası bulunuyor.M.Ö. 4000 yıllarında kullanılmış olan ve merkeze 10 kilometre uzaklıkta olan bu mağaranın isli duvarlarında hala o zamanlara ait olan tarihi çizimler bulunmaktadır. Doğal bir mağara olması sebebi ile de sit alanı olarak kabul görmüştür.
Oturakçı Pazarı
Adıyaman Oturakçı Pazarı
Yöresel ürünlerin satıldığı ve şehir merkezinde yer alan en kalabalık pazarlardan biri haline gelen Oturakçı Pazarı, her geçen gün çok daha fazla sayıda kişi tarafından ziyaret edilmeye devam edilmektedir. Bu pazar içerisinde Nemrut heykellerinin yanı sıra aynı zamanda yöresel birçok ürün de yer almaktadır.
Çelikhan İçmesi
Adıyaman Çelikhan İçmesi
Hem yurt içinden hem de yurt dışından oldukça fazla sayıda ziyaretçiye sahip olan bu çeşmenin, mide ve bağırsak hastalıklarına iyi geldiği bilinmektedir. Birçok akademisyen tarafından da onaylanmış olan bu çeşmeden akan suyun şifası, kişilerin bu bölgeye olan ilgisini de beraberinde arttırmaktadır. Çelikhan içmesi, merkeze 19 kilometre uzaklıkta yer almaktadır.
Karakuş Tümülüsü
Adıyaman Karakuş Tümülüsü
Nemrut Dağı Milli Parkı içerisinde yer alan ve turistik açıdan son derece büyük bir öneme sahip olan Karakuş Tümülüsü hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Muhteşem bir tarihi yapıya sahip olması ve kişilerin bu tarihi yeniden yaşayabilme imkânını bulması sebebi ile her geçen gün oldukça fazla sayıda kişi akın etmeye devam etmektedir.
Perre Kaya Mezarları
Adıyaman Perre Kaya Mezarları
Şehir merkezinin 5 kilometre uzağında yer alan bu bölge, turistik açıdan oldukça yoğun bir ilgi görmektedir. Antik kentte oluşmuş olan yaklaşık 200 mezarın bulunduğu Perre Kaya Mezarları, kayaların içerisine oyularak yapılmıştır. Bu mezarlar küçük odalardan oluşmakta ve aile bireylerinin ihtiyaçlarına yönelik olarak hazırlanmıştır.Adıyaman’da gezilecek yerler listemizi son olarak Perre Kaya Mezarları ile tamamlıyoruz.

Sonbaharda Mutlaka Gidilmesi Gereken Yerler

ABANT
abant gölü
Sonbaharda muhteşem bir tatil yeri olan Abant Gölü, harika doğası ve manzarası ile tüm stresinizden arınabileceğiniz bir tatil yeri.Sıcak bir kahve eşliğinde gölün kenarında elinize bir kitap alarak vakit geçirebilir veya bir fayton gezisi yapabilirsiniz.Şehrin karmaşasından kurtulun ve Abant’ın harika doğasıyla güzel bir gün geçirin.

BOZCAADA
Bozcaada Sokakları
Bozcaada, Eski adıyla Tenedos olan bu adada yaklaşık 2 bin kışı yaşıyor.Çanakkale’ye yaklaşık 12 km uzaklıkta bulunuyor.Ada üzüm bağları ve çam ormanlarıyla kaplı.
Adada koyları rahat gezebilmeniz için araç kiralayabilirsiniz yada minibüslerle de ulaşımı sağlayabilirsiniz.Gün batımını izlemek için Polente Feneri’ne uğramalı ve adanın koylarını gezmelisiniz.Ayazma plajı da görülmesi gereken yerler arasında.Burada ister butik otellerde ister pansiyonlarda kalabilirsiniz.Doğal köy hayatı yaşamak isteyenler içinse güzel çiftlik evleri mevcut, Ataol Çiftliği örnek olabilir.
Koyları gezmeli (Habbele ve Ayazma plajları en iyi koyları) şirin ve güzel restoranlarında yemekleri tatmalı havada müsait olursa sakin koylarda denize girmeli ve güzel bir ada turu yapmalı.Sonbaharda gezilecek yerlerden biri Bozcaada..
AĞVA
agcagoksunehri
Bir yanınızda akan Yeşilçay ve Göksü dereleri diğer yanınızda harika bir doğa ile yeşillikler içerisindeki Ağva.Doğa ile iç içe olan Ağva’da harika bir tatil yapabilirsiniz.Tamamen sessiz ve sakin bir ortam.İster hafta sonu şehrin gürültüsü ve stresinden kaçmak, ister Yeşilçay’ın yanında romantik bir tatil yapın.Ağva, İstanbul’a olan yakınlığı ile tercih edebileceğiniz yerler arasında.Sonbaharda buradaki birbirinden güzel otellerde kalabilirsiniz.
Tekne turuna katılabilir, Gelin Kayasını gezebilir, bitki türlerine ilginiz varsa gezintiye çıkabilir veya bir bisiklet kiralayabilirsiniz.Sonbaharda Ağva’da tatil.
ALAÇATI
Alaçatı
İzmir, Çeşme’de bir belde olan Alaçatı, dünyanın rüzgar sörfü için en elverişli plajları arasında.Tarihi dokusu, taş binaları ve yolları ile yazın popüler yerlerden biri olan Alaçatı, sonbaharda ise sakin bir tatil bölgesi.Ege yemekleri, tarihi dokusu, güzel şirin sokakları ile sonbaharda güzel bir tatil yeri.
KAPADOKYA
Kapadokya
Sonbaharda Kapadokya gidebileceğiniz yerlerden.Peri bacalarını gezebilir, harika manzaranın tadını bir balon turu ile çıkarabilirsiniz.Asmalı Konak dizisinin çekildiği taş evleri görebilir Kızıl Çukur’da yürüyüş yapabilirsiniz.Kapadokya sonbaharda gezilecek yerler arasında.
SAFRANBOLU
safranbolu
Dünya Mirası listesinde yer alan adını bölgede yetişen bir bitki olan safrandan alan tarihi Safranbolu.Mimarisi, tarihi ve elbette meşhur kapı tokmakları.Seyahat noktaları arasında ilk sıralarda yer alan Safranbolu sonbaharda gezebileceğiniz yerler listemizde.
YEDİGÖLLER
yedigoller manzara
Sonbaharda gezilecek yerler arasında doğa harikası Yedigöller’de bulunuyor.Karadeniz bölgesinde bulunan Yedigöller bir Milli Park.